Yeniden Refah Partisi'nden "Doğu Akdeniz" Açıklaması: "Türkiye'nin Suriye, KKTC ve Filistin ile Deniz Yetki Anlaşmaları Kaçınılmazdır"
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, bugün düzenlediği basın toplantısında, Doğu Akdeniz'deki gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu. Bekin, Türkiye’nin Suriye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Filistin ile deniz yetki anlaşmaları yapmasının artık kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Basın toplantısında İsrail'in Gazze, Lübnan ve Suriye’ye yönelik işgal politikalarına dikkat çeken Bekin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) hızla silahlandırılması ve Yunanistan’ın Adalar Denizi’nde uluslararası hukuku hiçe sayarak adaları silahlandırma girişimlerini de eleştirdi. Bekin, bu adımların bölgede vahim sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.
"Yunanistan ve GKRY’nin Çabaları Boşa Çıkarılmalı"
Doğan Bekin, Yunanistan ve GKRY’nin Mısır ile imzaladığı deniz yetki anlaşmalarını hatırlatarak, Türkiye’nin bu süreçten dersler çıkarması gerektiğini vurguladı. Bekin, Türkiye’nin Libya ile 2019 yılında yaptığı Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Anlaşması’na benzer bir anlaşmayı Suriye ile de vakit kaybetmeden imzalaması gerektiğini dile getirdi. Böyle bir adımın, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik gücünü artıracağına ve bölgedeki hidrokarbon yataklarının daha verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayacağına dikkat çekti.Bekin ayrıca, Türkiye ile Suriye arasında olası bir MEB anlaşması ihtimaline yönelik Yunanistan ve Avrupa Birliği (AB) kanadından gelen tepkilere de değindi. Yunanistan’ın, Türkiye ile Suriye arasında imzalanacak herhangi bir deniz yetki anlaşmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu iddia ettiğini belirten Bekin, bunun Türkiye’nin bölgedeki etkisini kırmaya yönelik bir girişim olduğunu söyledi.
"Türkiye Kararlı Adımlar Atmalı"
Bekin, Yunanistan ve GKRY’nin Avrupa Birliği üzerinden diplomatik çabalarını artırdığına dikkat çekerek, Türkiye’nin bu çabaları boşa çıkarmak için kararlı bir politika benimsemesi gerektiğini ifade etti. “Sevilla Haritası üzerinden Türkiye’yi Antalya Körfezi’ne hapsetme planları yapan Yunanistan ve GKRY’nin bu girişimlerinin engellenmesi elzemdir” diyen Bekin, hükümetin bölgede jeostratejik ve jeopolitik dengeleri iyi okuyarak adım atması gerektiğini belirtti.Bekin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını koruma noktasında net bir duruş sergilemesi gerektiğini vurgularken, KKTC ve Filistin ile yapılacak deniz yetki anlaşmalarının da bölgedeki dengeleri Türkiye lehine değiştireceğini ifade etti.Yeniden Refah Partisi’nin açıklaması, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını koruma noktasında yeni bir yol haritası sunarken, hükümetin bu konuda izleyeceği politikaların önemini bir kez daha gözler önüne serdi.Yapılan Basın Toplantı Metni“TÜRKİYE’NİN SURİYE, KKTC VE FİLİSTİN İLE DENİZ YETKİ ANLAŞMALARI ARTIK KAÇINILMAZDIR.”Son dönemde Siyonist İsrail’in Gazze, Lübnan ve Suriye’ye yönelik işgal politikaları, GKRY’nin hızla silahlandırılması ve Yunanistan’ın Adalar Denizi’nde yer alan bazı adaların statüleri anlaşmalarla kayıt altına alınmışken, uluslararası hukukun hiçe sayılarak Yunanistan tarafından silahlandırılma girişimleri artık vahim boyutlarda seyretmektedir.Bütün bunlara ilaveten yakın geçmişte Türkiye’nin Mısır ve Suriye ile yaşadığı sorunları fırsata çeviren Yunanistan ve GKRY’nin Mısır ile imzaladıkları deniz yetki anlaşmaları uluslararası hukuk açısından tartışma konusu oluşturmuştu.Hükümetin Mısır örneğinden dersler çıkararak hiç vakit kaybetmeden Libya Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile 2019'da imzaladığı Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasının bir benzerini Suriye ile de imzalaması Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hareket alanını büyük ölçüde güçlendireceği gibi Doğu Akdeniz hidrokarbon yataklarının daha rasyonel kullanılmasını da sağlayacağı muhakkaktır.Türkiye ile Suriye arasındaki muhtemel Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasının yapılma ihtimalinin seslendirildiği bu dönemde Yunanistan Dışişleri Bakanı ve diğer yetkililerin bu gelişmelere yönelik yaptıkları açıklamalar ve Avrupa Birliği nezdinde ortaya koymaya çalıştıkları hamleleri çok iyi okumak gerekir düşüncesindeyiz.Yunan Hükümet yetkililerinin, Türkiye’nin Suriye ile MEB anlaşması imzalamasının uluslararası boyutta hiçbir geçerliliğinin olmayacağı ve uluslararası hukuki çerçevede yasal dayanaktan yoksun olacağı yönündeki tutumları Türkiye’nin bu girişimini engellemeye yönelik olup, hükümetin bu konuda kararlı adımlar atması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türkiye’nin bu yaklaşımı konusunda Avrupa Birliği nezdinde diplomatik çabalarda bulunmaları hiç şüphesiz Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yeni güç dengesindeki etkinliğini kırmaya yönelik hamledir.Ez cümle, bölgemizdeki jeostratejik ve jeopolitik hassas dengeler yeniden şekillenirken, Türkiye’yi Sevilla Haritası ile Antalya Körfezi’ne hapsetmeye çalışan ve bu konuda Avrupa Birliği ülkeleri nezdinde çalışmalar yapan Yunanistan ve GKRY’nin bu çabalarını boşa çıkarmak adına, hükümetin deniz yetki alanları konusunda kararlı bir politika ortaya koymasını beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.